Türkiye enerji ile imtihanında çeşitli yerli yeni kaynaklar kullanarak bu imtihandan başarılı bir şekilde çıkmanın yollarını arıyor. İmtihan diyoruz çünkü Türkiye’nin enerji ithalatı ekonominin önüne yüklü bir fatura çıkarıyor ve bu fatura da bir çok alanda fedakârlıkta bulunmaya zorluyor.
Cari açığa neden olan yüksek enerji faturası, yüksek kur ve yüksek faiz gibi bir çok finansal zorluk tarafından tetiklendiği için bugün enerji alanında yeni temel adımlara çok ama çok ihtiyaç olduğu gayet açıktır.
Enerjide dışa bağımlılığı azaltma, bu alanda bağımsız olma çabasında olan Türkiye, yeni dönemde bir taraftan yenilenebilir enerjide yeni yol haritası çizerek diğer taraftan yerli fosil kaynak kullanımını artırarak bu potansiyelini kullanmak istiyor.
TÜRKİYE’DE KURULU GÜCÜN KAYNAK BAZLI DAĞILIMI
Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücünün 2017 yılı itibariyle kaynak bazlı dağılımına baktığımızda, söz konusu kurulu gücün yüzde 33,1’ini doğal gazın, yüzde 32’sini hidrolik enerjinin ve yüzde 21,9’ını ise kömürün oluşturduğunu görmekteyiz. Geriye kalanı ise güneş, rüzgar, jeotermal ve diğer kaynaklardan oluşmakta.
Kömüre dayalı kurulu güç içerisinde yerli kömüre dayalı kurulu gücün payı yüzde 11,6 oranındayken ithal kömüre dayalı kurulu güç ise yüzde 10,3 seviyesindedir. Söz konusu rakamlar göstermektedir ki Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücü doğalgaz ve ithal kömür nedeniyle yaklaşık yüzde 45 oranında ithal kaynaklara bağımlı bir yapıdadır.
İthal kaynaklar içerisinde doğalgaz arama çalışmalarının nasıl sonuçlanacağı, doğalgaz bulunup bulunmayacağına dair net bir bilgi olmasa da yerli kömür hakkında şunu söyleyebiliriz: Yerli kömür kaynaklarının ekonomiye katılması için yeterli imkanlara sahip bir ülkeyiz.
Diğer yandan, ithal kömür fiyatlarının dış piyasalarda belirlenmesi ve dünya enerji piyasalarında kömür ve petrol fiyatları arasında güçlü eğilim olması nedeniyle Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler açısından bu durum bir belirsizlik yani risk oluşturmakta.
Bu nedenle enerjide dışa bağımlılığı azaltma kapsamında mevcut yerli fosil kaynaklar içerisinden kömür madenlerini üretime katmanın Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığı’nın yeni politikaları içerisinde kritik bir önemi bulunuyor.
YERLİ KÖMÜR
Kömürün kullanıldığı sektörlere bakıldığında, kömürün yaklaşık yüzde 80 payla en fazla çevirim ve elektrik üretim alanında kullanıldığı görülmektedir.
Türkiye halen termik santrallerde kullandığı kömürün yarısını ithal etmekte. Dolayısıyla, yaklaşık olarak elektrik üretiminin yüzde 20’sini kömürden sağlayan Türkiye’nin, bu tabloyu değiştirmekten ve toplam olarak enerjiye ödediği faturayı azaltmaktan başka çaresi de bulunmuyor.
Bu kapsamda, üretime katılacak yeni yerli kaynakların başta da yerli kömüre dayalı termik santrallerin arttırılması ve buna paralel olarak ithal kömür santrallerinin yerli kömüre dayalı üretim yapan santrallere dönüşümü adına teşvik mekanizmalarının uygulanması bu dönemde önemli adımlar olacaktır.
ADIM ADIM ENERJİDE BAĞIMLILIĞI AZALTMAK
Türkiye son yıllarda doğalgaz projeleriyle bir taraftan enerji arz güvenliğini düşük maliyetle sağlamaya çalışırken diğer taraftan yerli kömür gibi fosil yakıtların kullanımını artırarak ve güneş, rüzgar gibi yenilebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payını yükselterek enerjide dışa bağımlılığını azaltma yolunda önemli adımlar atmaktadır.
Belki kısa sürede enerjide dışarıya bağımlılığı azaltmak kolay olmayabilir ama her yıl ithal edilen kaynaklarda belli oranlarda düşüş sağlanması, bir taraftan enerji ithalat faturasını azaltırken diğer taraftan da büyüyen ekonominin gerek duyduğu enerji ihtiyacının yeni yerli kaynaklarla sağlanması açısından hayati derecede önem taşımaktadır.
Bu adımlar, Türkiye’nin enerji ile imtihanında başarılı olmasının en temel şartları arasında yer alıyor.