Macit GÜRBÜZ

Macit GÜRBÜZ

Her kapıyı açan fotoğrafa makas darbesi

31.07.2020 02:29:00

Koca Reis’i tanır mısınız?

Yeni neslin tanımadığından, hatta adını dahi duymadığından eminim.

Onlar, reis deyince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bilirler.

Hayır o reisten bahsetmiyorum.

Bu fotoğraf bir zamanlar Demirel’in daima kullandığı ve ona her kapıyı açan fotoğraftı

Bu reisin bir de ‘koca’ lakabı var, Türk siyasetinin önemli ismi Saadettin Bilgiç.

1920 yılında Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde doğmuştu.

Ne hikmetse, Türkiye’ye son 20 yılda yön verenler gibi o da Kayseri Lisesi’nden mezundu.

1947 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi.

İlk görev yeri Ankara Numune Hastanesi’ydi.

Adalet Partisi’nde siyaset yapmaya başladı.

1961 genel seçimlerinde memleketi Isparta’dan milletvekili seçildi.

Siyaset merdivenlerini hızlı atlıyordu.

Bir yıl sonra AP’nin genel başkan yardımcısı oldu, 1964’de genel başkan vekiliydi.

Doktordu ama siyasi adımlarının hızlılığından ya da her makama kolayca ulaşmasından olsa gerek, Demirel onu 1967’de kurduğu I. Demirel hükümetine Ulaştırma Bakan olarak atadı.

E ulaştırmadan anlıyordu.

Ne de olsa Demirel’in hemşerisiydi de.

Ama fotoğrafın aslında biri daha vardı

1969’da İstanbul milletvekiliydi.

Soyadı gibi bilgiç ve muhalifti.

1970 Haziran ayında bir gurup arkadaşı ile birlikte Adalet Partisi’nden ihraç edildi, durmadı, aynı yılın aralık ayında Demokratik Parti’yi kurdu.

Dedik ya, ulaştırma yeteneği gelişmiş siyasi bir figürdü.

1976 yılında Adalet Partisi’ne geri döndü ve genel başkan yardımcısı seçildi.

5. Demirel Hükümeti’nde Milli Savunma Bakanı oldu.

İstediği yere kolayca ulaşıyordu, milli şeyleri de savunabilirdi, ne vardı bunda?

1980’de netekim ekibince 10 yıl siyasetten uzaklaştırıldı.

1987’deki referandumla siyaset yasağı kalktı.

Bir ara Doğru Yol Partisi’nin genel idare kurulunda bulundu.

2012’de vefat etti.

Siyasi yaşamını kaleme aldığı ‘Hatıralar’ adlı bir kitabı var.

Bizim yazımıza konu olan tarafı da işte bu kitabı.

Bilgiç kitabında, merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e Adalet Partisi Genel Başkanlığını kazandıran bir fotoğraftan bahsetmişti.

Bir fotoğrafla parti genel başkanı mı olunur dediğinizi duyar gibiyim.

Olur efendim olur.

Hem de ustalıkla atılan bir makas darbesiyle olur.

Yıl: 1962, Amerikan yardım teşkilatı Türkiye’den 2 bin kişiyi karşılıksız bursla Wisconsin ve Nebraska eyaletlerindeki üniversitelere eğitime gönderecekti.

İki bin kişi arasında o sırada müteahhitlik yapan Süleyman Demirel de vardı.

İki bin şanslı (!) insan, Ankara’da ABD Başkanı Johnson’un da katıldığı alayişli bir törenle peyderpey ABD’ye gitmeye başladı.

Demirel ilk gurup arasındaydı.

Bilgiç kitabında, Demirel’in seçim çalışmalarında ABD’ye birincilik derecesi ile gittiğini söylediğini yazmıştı, oysa birinci Rıza Tezulaş idi, Demirel ikinci ya da üçüncü olmuştu.

Amerikan Participant (Katılımcı) Dergisi’nde teknik eleman yetiştirme programı gereğince ilk gurupta ABD’ye gidenlerin Johnson ile yan yana fotoğrafları yayımlamıştı.

O fotoğraflardan birinde ortada Jonhson iki yanında da iki katılımcı vardı.

Johnson’un yanındakilerden biri Süleyman Demirel idi.

Bilgiç’in anılarına göre Demirel, AP genel başkanlığına aday olduğunda bu fotoğrafı kullanmayı ihmal etmedi, o fotoğraf her kapıyı açıyordu. ABD başkanına çok yakındı ve ABD’de eğitim görmüş, Amerikan onaylı teknik eleman payesi almıştı.

Bir farkla, fotoğraftaki üçüncü kişi Demirel’in kullandığı fotoğrafta yoktu.

Özenle kesilmiş, Johnson – Demirel karesi haline getirilmişti.

Demirel’in herkese gösterdiği o iki kişilik fotoğraf karesinde aslında üç kişi vardı, Johnson’un diğer yanında bir katılımcı daha duruyordu.

O kişi Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde doktor asistan olan Ahmet Kurt idi.

Demirel, Ahmet Kurt’u ustaca bir makas darbesiyle fotoğraftan atmış, zat-a mahsus hale getirmişti.

Johnson, sadece onunla fotoğraf çektirmişti sanki.

O fotoğraf da Bilgiç’e göre Demirel’i genel başkan yapmıştı.

1998 yılında bu gerçeği öğrendiğimde fotoğraftan kesilip atılan Prof. Dr. Ahmet Kurt’u bulmuş ve fotoğrafın öyküsünü sormuştum.

O da anlatmıştı, “Bu fotoğraf dergide üç kişi olarak yayımlanmıştı. O dergi de fotoğrafın aslı da hala bende. Sonradan Demirel tarafından benim olduğum taraf kesilerek kullanıldı. Koca Reis Saadettin Bilgiç beni arayarak fotoğrafın bir suretini benden istedi. Ben de gönderdim. Demirel, bu işi kendine yakıştırdıysa söyleyecek bir şeyim yok, ne diyeyim yani?”

Haklıydı.

Bilgiç bu gerçeği ifşa etmişti.

Bugünlerde herkes bir çeşit darbeden bahsediyor.

E ne var!

Bu da makas darbesi.

Bir makas kesiğiyle siyasi geleceğini dizayn etme darbesi

Bu ülkede siyaset hep kirliydi, yine öyle.

Bakın Bilgiç’in bu olayı ortaya çıkarmasının ardından Prof. Dr. Ahmet Kurt neler yaşamış?

Kurt, “İnsanlar, Demirel’e söyle şu işimi yapsın diye torpil ziyaretlerine başladı. Ardından Milli Selamet Partisi (MSP) bana milletvekilliği teklifinde bulundu. Hiçbirini dikkate almadım” demişti.
Kirli siyaset ve kendisini nimetten sayma huyu sadece biz de mi var sanıyorsunuz?

Prof. Dr. Kurt, 1962 yılındaki törene katılan ABD Başkanı Johnson’un Türk Büyükelçisinin konuşmasını dinlemeden toplantı alanını terk etmek isterken, ABD Büyükelçisi tarafından uyarıldığını söylemiş ve devam etmişti, “Johnson kaba bir adamdı. Kasıntıydı. Herkesi küçümsüyordu” demişti.

Nasıl da bizimkilere benziyor değil mi?

Haberim Milliyet’te yayınlandıktan sonra Ahmet Hoca da ben de Demirel’den açıklama bekledik.

Çankaya’dan çıt çıkmadı.

Sükût ikrardandır.

Milliyet haberimi ilk sayfadan duyuruyor

 

Yorum Yaz
Uyarı: Hakaret içeren Cümleler veya imalar, inançlara, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.