Müslüm ÇAĞLAR

Müslüm ÇAĞLAR

Eski Erzurum veya Bir Zamanlar Erzurum - (10)

01.02.2019 15:41:00

ERZURUMDA CHVROLETLER DÖNEMİ

(Yazının içinde şevrolet diye yazılacaktır)

 

Kaynağım Hayrettin Yerlisu, nam-ı değer Deli Hayrettin...1948 Erzurum doğumlu. ''Ben bütün Şevrolet binenleri tanırım, Şevrolet hastasıyım, Kanatlı 59 Model Şevroletim vardı..'' diyor.

 

Erzurum’a ilk şevroleti getiren Şafak Eczanesi'nin sahibi Cihat Müceldili’ydi. Bu bir 56 model şevroletti. Ondan sonra Erzurum’da şevroletler çoğalmaya başladı.

 

Eski ılıca garajının bulunduğu yerde bir taksi durağı vardı.(Gürcü kapıdaki Vatan lokantasının bulunduğu yer.)

Jilet Orhan, Bacak Oktay, Piç Nevzat, Deli Cevat, Paytoncu Muammer, Ayı Halis, Pala Saim ve ben Deli Hayrettin... (Bu isimlere bakıp yanılmayın. Bunlar 70li yılların namlı kabadayıları. Kabadayı dedikse vurup kıran değil, Dadaşlığı layıkıyla hak eden kişiler.)

 

Sonradan Ayı Halis, Dadaş sitesinin yanına çıktı, Bacak Oktay Kongre Caddesi'nde Merhaba taksiyi açtı. Bacak Oktay’da 63 model şevrolet vardı. Piç Necdet ve Jilet Orhan ortaklaşa kanatlı bir 61 model şevrolet almışlardı. Sonradan Ermeni Osman, Mahallebaşı’lı Nafiz ve Kadir Bilici’de birer şevrolet aldılar.

 

Zengin ve varlıklı kişilerden de özel şevroletleri olanlar vardı. İmpala, Belair ve Buick tercih edilen markalardı. Mesela Beyaz Saray'ın sahibi Tomris Alpagut İmpala, Doktor Celal'in oğlu Cüneyt Usakalp, Buick binerdi. Muratpaşa mahalleli Kuşbaz Neşet (Postoğlu) 56 şevrolet binerdi.

Bu sohbetimizin yeri Hemşin pastahanesinin yanındaki Necati Ağabey'in küçücük çay ocağıydı. Biz bunları konuşurken yan masadaki Rüştü Çavuşoğlu (öğretmen abimiz) dayanabilir mi, dayanamazdı tabi. Çünkü oda Şevrolet hastasıydı. Hemen devreye girdi. Başladı sıralamaya:

'' Hulki Tizgili ve Ömer Çavuşoğlu’nda 72 model İmpala,

İhsan Oral’da 73 model Blair,

Hamamcı Hayatin de 69 model kanatlı İmpala,

Tebrizkapı’lı Ömer’de 68 model kırmızı İmpala,

Kemal Cimilli de 59 model kanatlı impala,

Necati Mutluyazar da 56 model İmpala,

Trabzonlu Yusuf dayı ve oğlu Ali de 65 model şevrolet vardı. (Ali milli kayakçıydı, rahmetli oldu. Halit Dayıda 65 model şevrolet vardı. Lale pastahanesi’nin önünde vurdular)

Bir de Aşkaleli Fevzi de 58 model şevtolet vardı. Fevzi, Aşkale’ye yolcu taşırdı.

Gez Mahalleli Dündar Barutcugil 64 model şevrolesiyle Pelit meydanı Zafer takside taksicilik yaptı... ''

 

 

Rüştü bey, bütün bunları bir çırpıda sıralayıp karşı masaya geçip oturdu. Nasıl ya, dercesine bize bakmaya başladı. Bende kendisine teşekkür ettim.

 

Rüştü bey konuşurken susan Hayrettin Yerlisu tekrar anlatmaya başlıyor:

 

'' Bu dönem aynı zamanda faytonculuğunda devam ettiği dönemdi. Şevrolet binmeye bir müddet daha devam ettiler. 1975 ten sonra yeni model ve marka otomobiller çıkınca faytonculukta yavaş yavaş ortadan kalktı. Faytonlarını ve atlarını satanlar önce Murat 124 sonra Murat 131 aldılar. Ama şevroletler bizlerde bir tutku olmuştu.1980 den sonra ne yazık ki 3-5 tane kaldı. Damalı taksiciler içinde Ayı Halis en uzun taksi binen adamdı.1980den sonra uzun yıllar Site Dadaş önündeydi.

 

Altı silindir olan bu otomobiller su içer gibi benzin içiyordu. Benzinin litresinin 45 kuruş olduğu yıllarda bir evin geçiminden fazla benzine para verirdik. Duraklarda bir yerden bir yere gidiş 5 liraydı, ama bu şevroletler 10 lira yakardı. Mecburen otomobillerimizi evlerimizin kapısı önüne çektik, her gün köpüklü suyla yıkadık, yüzüne baktık.

 

Bazılarımız ekonomik şartlara fazla dayanamayıp çok ucuza elden çıkardık. Ama bazılarımız satmadı korudu, elden geçirdi ve bu güne kadar muhafaza etti. Tabi satmayanların ellerindeki şevroletler şimdi antika ve onlara değer biçilemiyor.''

 

Ben de diyorum ki, bu Amerikan arabaları nasıl oldu da böyle çok rağbet gördü. Başta İstanbul olmak üzere Trabzon, Adana, Konya ve Ankara da da o yıllar çok rağbet görmüş. Şu an da bile İstanbul’da CHVROLET hastalarının dernekleri var. Her yıl toplanır gösteri yaparlar.

 

Bu Amerikan arabaları alınırken ucuz, ama yaktıkları benzin çok pahalı. Peki, bu benzini Türkiye’ye hangi şirketler satıyor, bu otomobillerin yedek parçaları, yan ürünleri nereden geliyor.

 

Bir yerde okumuştum. CNN maliye uzmanı şöyle diyordu. ’’Bir ülkeye önce yol yaptırırız, sonra araba satarız, sonra yedek parça ve yan sanayi satarız. Sonra sıra diğer bağımlılıklara gelir’’

 

Türkiye’deki Amerikan hegemonyası böyle mi başladı, ne dersiniz?

 

 

Şervoleler Dönemini böyle yazınca benimde hafızamda şervolelerle ilgili bazı anılarım canlandı. Yazmasam olmaz diye düşündüm.

 

Çöğenderli Emin Bilgin'in (Deli Emin) bir dönem 58, bir dönem de 65 model şervolesi vardı. Bizler arkadaş grubu olarak sık sık o arabayla  pikniğe çıkardık. Dumlu, Akdağ, Asbuğa, Köşk ve Boğaz gibi mesire yerlerine her haftasonu mutlaka giderdik. Deli Emin, mangalın üstündeki et tam pişmeden kanlı kanlı yemeyi severdi. O yemesin diye 3-4 kişi  mangal pişene kadar Emin'i, engellemeye çalışırdık. Bu pikniklerimizde anlatıklarına göre Emin bir gün Ilıca'dan Erzurum'a şevrolesi ile bir buçuk dakikada Numune Hastanesi'ne hasta yetiştirmiş.  Emin'in arabasına bir defesında 12 kişi bindiğimizi hatırlıyorum. Bu grubumuz genelde şu isimlerden oluşurdu: Ahmet Korucu (Rahmetli), Faik Ünlü, Şükrü Bakırcı, Emrullah Öğ, Tokay Aslan, Enver Gümüş, Cemali Ballıca, Mahallebaşılı ve Hasankaleli arkadaşlarımız... 

Yorum Yaz
Uyarı: Hakaret içeren Cümleler veya imalar, inançlara, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.